Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması; Evlenecek kişi daha önce evli ise, önceki evliliğin sona ermiş olması gerekir. Önceki evliliğin ölüm, boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkmış olmasının önemi yoktur. TMK. nun 130 uncu maddesi şöyledir: ‘Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır’.
Önceki evliliğin boşanma ile sona ermesi durumunda boşanma kararının kesinleşmesi şarttır. Zira boşanma kararı inşa-i nitelikte bir hüküm olup kesinleşmedikçe icra olunamaz ( HUMK madde 443/4).
Gaiplik durumunda, (bireyin kendisinden haber alınamadığı ve yaşayıp yaşamadığının bilinememesi durumunda) eşin gaipliğine karar verilmiş olması, ‘aynen gaibin ölümü’ gibi hukuki sonuç doğurmakta ise de ( TMK. madde 35), bu karar evliliği sona erdirmez. Gaiplik kararı alan eşin yeniden dava açarak ‘evliliğin feshi’ ni talep etmesi ve bu doğrultuda mahkemeden karar alması gerekir. Türk Medeni Kanunu evliliğin feshi talebinin gaiplik başvurusuyla birlikte yapılabilmesine de olanak tanımaktadır ( TMK. madde 131/2) Şu halde, ister gaiplik davasında ileri sürülen evliliğin feshi talebi olsun , ister bağımsız açılmış bir dava olsun; gaiplik nedeniyle evliliğin feshine karar verilmesi sonucunu sağlamış ve bu karar kesinleşmiş ise davacı eş ikinci kez evlenebilecektir. Salt gaiplik kararı alan ancak evliliğin feshi için dava açıp bu yönde karar elde etmeyen kişinin yeniden yaptığı evlilik batıldır, kesin hükümsüzlük nedeni ile sakattır.
Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması durumu
İmam nikahı ile yapılan evlilikler ‘yok evlilik’ sayıldığından, bu şekilde birleşen eşlerin resmi şekilde ve başkalarıyla evlilik yapmalarına bir engel yoktur. Bu şu anlama gelmemelidir. İmam nikahı ile yapılan evlilikler hukuk sistemi tarafından kabul edilemez, bu nedenle tarafların kendi aralarında kurdukları ortak yaşamın hiç bir resmi dayanağı yoktur. Bu nedenle imam nikahı ile yapılan evliliklerde varlık buran olumsuz sorunlarda boşanma hükümlerinden söz etmek olası değildir.
Butlan davası sebebi olarak karşı tarafın bir başkası ile “imam nikahı” ile evli olması da bu nedenle sebep olarak gösterilemez.
Türk Medeni Kanununun 137 inci maddesinin ikinci fıkrasında: Tarafların evlenmesine yasal bir engeli bulunduğunun anlaşılması halinde, evlendirme memurunun evlenme başvurusunu reddetmekle yükümlü olduğu belirtilmektedir. Yasal engellerden biri de evlenmek isteyen tarafların birinin evli olmasıdır. Her nasılsa önceki evliliğe rağmen resmi memur tarafından yeni evlilik işlemleri yapılmış ve tamamlanmış ise; ortada mutlak butlanla sakatlanmış bir evlilik var demektir. Diğer eşin bu durumu bilmemesi, hatta bilmesinin gerekmemesi sonucu değiştirmez.
İkinci evlilikte yeni eşin iyi niyetinin korunması gereken şarlar hakkında öğretide kabul edilen görüş şöyledir;
İlk evliliğin ölüm, butlan, boşanma, gaiplik’den ötürü feshi gibi nedenlerle ortadan kalkması,
İkinci evlilikteki diğer (yeni) eşin iyi niyetli olması: Önceki evliliği bilmemesi, bilecek durumda olamaması.
Bu iki koşulun varlığı halinde ikinci evliliğin geçerli olacağı kabul edilmektedir.
Zira önceki evlilik hukuken ortadan kalktığına göre, ikici evliliğin iptali yönüne gitmekte kamusal bir yarar yoktur. Tersine, böyle bir sonucun kabulü, ikinci eş ve çocukların zararınadır. Sözünü ettiğimiz varsayımda, iyi niyetli eşin hata veya hile sebebine dayanarak nisbi butlan davası açabileceği ileri sürülmektedir.
Önceki evliliğin boşanma ile sona erdiren karara karşı yargılamanın iadesi yoluna gidilmiş ve karar iptal edilmiş ise ikinci evliliğin geçerli sayılıp sayılmayacağı konusunda da tartışmalar vardır. Bazı yazarlar ikinci evliliği geçerli saymanın daha adil bir çözüm olduğu görüşündedirler. Yargıtayın bu konu ile ilgili olarak kararı mevcuttur.