İşe İade Davaları. İşe İade Davsı Nasıl Açılır.
İşe iade davaları günümüzde iş mahkemelerinde sık rastlanmaktadır. İşveren işçinin haberi olmadan işten çıkarması durumunda veya işverenin işçi ile arasındaki sözleşmeyi fesh etmesi durumunda işçinin hakkı olan işe iade davası açabilmektedir.
İşe iade davası nedir?
Öncelikle işe iade davasının ne olduğunu anlamak gerekir. İşe iade davasından söz edebilmek için önce ortada kanunun kabul ettiği bir iş olmalıdır. İşe iade edilebilme işçi tarafından talep edilen bir kavramdır. İşveren işe iade talebinde bulunmasını gerektirecek bir durum yoktur.
İşçinin işe iade edilmesini talep edebilmesi ise işveren tarafından işçinin işine son verilmesi gerekir. Bu nedenle ilk maddemiz olan kanunun kabul ettiği bir işin varlığı kanunlar arasında araştırılır.
Bu şu anlama gelir. İş kanunları içerisinde işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin işveren tarafından sonlandırılmasının belirli kuralları vardır ve İş kanunları ve basın iş kanunlarında fesih belirli koşullar gerçekleştiğinde kabul edilir. Fakat Deniz iş hukuku ve deniz iş kanunlarında ve borçlar kanunu kapsamında kalan iş sözleşmeleri ile çalışan işçiler iş güvencesinden faydalanamaz ve işe iade talebinde bulunsalar bile bu talepleri geçerli olmaz.
İşe iade davasından söz edebilmenin koşulları nelerdir?
İşçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin iş kanunu yada basın iş kanununa tabi olması gerekir.
Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin ancak geçerli nedenle feshedilebilmesini öngören, diğer bir deyişle işçiyi feshe karşı koruyan yasalarımızda belirlenen düzenlemeler; iş kanunları bünyesinde yer almaktadır. İş kanunları ve basın iş kanunu dışında kalan işçilerin işe iade edilebilme güvencesi bu nedenle bulunmamaktadır.
İşçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesinin süresiz olması gerekir.
İşçi ile işveren arasındaki yapılan işi mahiyeti, görev ve yetki tanımlamaları ve işi süresi iş sözleşmesinin başında belirlenmiş olması nedeni ile belirli süreli iş sözleşmelerinin altında imzası bulunan işçilerin işe iade güvencesinden söz edilebilmesi mümkün olmamaktadır. İş kanunu madde 18. De açıkça belirtildiği üzere işe iade davası yalnızca süresiz sözleşme ile çalışanlar faydalanabilecektir.
Ancak; Mevsimlik işçiler işveren ile aralarında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyorlarsa bu davadan yani işe iade davasından faydalanabilirler. Ancak işveren ile yapacakları iş sözleşmesi yıllık olmamalıdır.
İşçi ile işveren arasındaki sözleşmenin işçinin rızası olmadan işveren tarafından fesh edilmesi gerekir. İşçi ile işveren arasında yapılan süresiz iş sözleşmesinin işveren tarafından bildirimli yada bildirimsiz feshi dışında gerçekleşen durumlarda işçi işe iade davasından yararlanamaz.
İşçinin sözleşme başlangıcından itibaren altı ay kıdeminin olması gerekir.
İş kanunu madde 18/1 de açıkça belirtildiğine göre en az altı aylık kıdemi olan işçi işe iade davası açabilmektedir. Yani işçinin işe iade talep edebilmesi için işveren ile iş ilişkisinin en az altı ay devam etmesi gerekmektedir.
İşçinin otuz veya daha fazla işçi çalıştıran bir iş yerinde çalışıyor olması gerekmektedir. İşe iade davalarında ilk olarak tespit edilmesi gereken konulardan biri de otuz işçi ölçütüdür. İşe iade güvencesi hükümleri minimum otuz işçinin çalıştırıldığı yerlerde oluşturulabilir. İşe iade talebinde bulunan işçinin işveren vekili statüsünde olmaması gerekmektedir.
İşletmenin bütünü yada kısmen işletmenin içerisinde işe alma, işten çıkarma veya personel sevk ve idare konularında işveren vekili sıfatına haiz işleri görev tanımında bulunduran ve bu yetki ile donatılan kişilerin işe iade davası açma yetkisi mevcut değildir.
İşe iade davaları açma süreleri nedir?
İş kanunu Madde 20/1 de işe iade davası açma süreleri belirlenmiştir. Bu maddelere göre işçi geçersiz olduğu veya haksız olduğunu düşündüğü işveren tarafından yapılan sözleşme feshinin bildirim tebliğinden itibaren otuz gün içerisinde işe iade davası açmalıdır. İşçi için dava açma süresinin başlangıcı fesih tarihi değil fesih tebliğ tarihidir. Bu süre içinde işçi dava açmadığı zaman Hak Düşürücü özelliği nedeni ile hakim tarafından re’sen gözetilen durumlar arasındadır.