loading

Zina Sebebiyle Boşanma

Zina Sebebi İle Açılan Boşanma Davasını Bekleten Sebepler

Bu bölümde zina sebebiyle boşanma ya ilişkin Yargıtay kararlarını dikkatinize sunuyorum.Eşlerden biri zina ederse, diğer eş zina sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.


ZİNAYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI


Zina, dava sebebinin öğrenmeden itibaren 6 ay içerisinde açılması, hak düşürücü süre


Zina Sebebiyle Boşanma Davası                                                                                                                                                  

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı kadın TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine ve özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının TMK 161. maddesinde belirtilen dava sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay içerisinde açılmadığı, kadının açıkça zina sebebine dayanmadığı gibi zinanın kanıtlanamadığından bahisle reddine; erkeğin kadının güven duygusunu sarsacak bir şekilde başka bir kadınla dost hayatı yaşamış olması gerekçesiyle TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Davalı erkeğin N.D. adlı kadınla uzun süreden beri devam eden birlikteliğinin olduğu, N.D. ile cinsel birliktelik yaşadığı, N.D.’nin erkekten ayrılmak istediği fakat erkek tarafından kabul edilmemesi ve erkek tarafından tehdit edilmesi üzerine davacı kadından yardım istediği, kadının bu birlikteliği 2014 yılının Aralık ayında bu şekilde öğrendiği ve 20.02.2015 tarihinde boşanma davasını açtığı yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Kadının zina eylemini 2014 Aralık ayında öğrendiği ve dava dilekçesini 20.02.2015 tarihinde verdiği anlaşıldığına göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davalı erkeğin zina yaptığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekirken zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma talebinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.10.2020 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2020/4133 E. ,  2020/4617 K.


Boşanma Davası                                                                                                                                               

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı kadın tarafından 24.09.2012 tarihinde TMK 166/1 maddesine dayalı boşanma davası açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 02.03.2015 tarih 2015/2987 esas 2015/3231 karar sayılı ilamı ile hüküm, davalı erkeğin davacı kadının ailesinin evinden hırsızlık yaptığı bu nedenle davanın kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmasına, davacı kadının davasının TMK 161 maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, davalı erkeğin temyizi üzerine Dairemizin 20.06.2016 tarih 2016/11128 esas 2016/1992 karar sayılı ilam ile hüküm, davanın kısa karar ve hükümde TMK 161 maddesi gereğince gerekçede ise TMK 166/1 maddesi gereğince kabul edildiği bu nedenle çelişki yaratıldığından bahisle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ancak kısa karar ve hükümde davanın tekrar TMK 161, gerekçede TMK 166/1 maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, davalı erkeğin temyizi üzerine Dairemizin 23.12.2019 tarih 2019/7909 esas 2019/12633 karar sayılı ilamı ile hüküm aynı gerekçe ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş yapılan yargılama sonunda davanın TMK 161 maddesinde düzenlenen zinaya dayalı boşanma davası olduğu ve zina eyleminin gerçekleştiği gerekçesi ile TMK 161 maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı kadın TMK 166/1 maddesine dayalı olarak boşanma davası açmış, dava dilekçesinde sadakatsizlik iddiasında bile bulunmamış, mahkemece verilen ilk karar Dairemizce davanın davalı erkeğin, davacı kadının ailesinin evinden hırsızlık yaptığı gerekçesiyle kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bu bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) davası olmadığı halde üstelik boşanmaya sebep olan vakıanın Dairemiz ilamı ile belirlenip mahkemece bu ilama uyulmasına rağmen, zina eyleminin şartlarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın TMK 161. maddesi gereğince kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.11.2020  Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/4980 E. , 2020/5675 K.


Boşanma Davası       

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, reddedilen TMK’nın 165 ve 166/1. maddesine dayalı boşanma davaları ile ferileri, kadının davasının kabulü, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise reddedilen TMK’nın 161. maddesine dayalı boşanma davası ile nafaka ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 09.11.2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı-davalı … vekili Av. … ve karşı taraf duruşmalı temyiz eden davalı-davacı … vekili Av. … geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı-davalı erkeğin, ilk boşanma davası açıldıktan sonraki fiili ayrılık döneminde, Eda isimli kişi ile birlikte aynı hanede yaşamaya başladığı sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında başka bir kadınla karı-koca gibi fiili birlikteliği olan erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 2.540 TL vekalet ücretinin Ali’den alınıp Meltem’e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.09.11.2020 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/1606 E. ,  2020/5481 K.


Boşanma Davası               

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, zina hukuki sebebine dayanılarak açılan boşanma davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk Ezginaz’ın velayeti, tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası talebinin reddi, ortak çocuk Emirhan yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 13.10.2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı … vekili Av. İ … geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı-karşı davacı … ve vekilleri gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin, kadına göre ağır kusurlu olduğu gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3-Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere davacı-karşı davalı erkek ağır kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Davalı-karşı davacı kadın yararına TMK’nun 174/1-2 maddesi koşulları oluşmuştur. O halde davalı-karşı davacı kadın lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 51) dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

4-Yoksulluk nafakası isteğinin kabul edilebilmesi için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi gerekir (TMK m. 175). Mahkemece davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de; dosya arasında bulunan sosyal ve ekonomik durum araştırma raporundan kadının Avon temsilciliği yaptığı, evlere temizliğe gittiği belirtilmiş olup davalı-karşı davacı kadının düzenli ve sürekli bir işte çalışıp çalışmadığına yönelik belgeler dosya içerisine alınmamıştır. Bu durumda mahkemece yeniden usulünce davalı-karşı davacı kadının iş yerine maaş bordrolarının temini amacıyla müzekkere yazılması, ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılarak, kadının sürekli ve düzenli bir işte çalışıp çalışmadığı, çalıştığının tespit edilmesi halinde, çalışması karşılığında elde ettiği gelirin düzenli ve sürekli olup olmadığı, kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunup bulunmadığı araştırılarak, gerçekleşecek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Yüksel’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 267.80 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Sevgi’ye geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.10.2020 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/7936 E. , 2020/4655 K.


Boşanma Davası           

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından davanın zina gerekçesi ile kabul edilmemesi ve tazminat miktarları yönünden; davalı erkek tarafından ise kadının kabul edilen davası ve fer’ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 267.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 06.10.2020 Yargıtay  2. Hukuk Dairesi 2020/3569 E. ,  2020/4479 K.


Boşanma Davası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 17.11.2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı … vekili Av. … ve karşı taraf duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı … vekili Av. … geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,

duruşma için takdir olunan 2540 TL. vekalet ücretinin Şenay’dan alınıp Kazım Ersun’a verilmesine ve 2540 TL. vekalet ücretinin de Kazım Ersun’dan alınıp Şenay’a verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 267.80’er TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 17.11.2020 (Salı)


KARŞI OY YAZISI

Davacı-davalı kadın zina sebebiyle (TMK m. 161) boşanma davası açmış, davalı-davacı erkek ise evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m. 166/1) karşı boşanma davası açmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı-davalı kadının davasının kabulüne, davalı-davacı erkeğin davasının reddine, kadın yararına ayılık 10.000 TL yoksulluk nafakası, 500.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Karar taraflarca istinaf edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi ilk kararıyla; erkeğin istinaf isteminin reddine, kadının istinaf isteminin kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin yoksulluk nafakası ve tazminatlarla ilgili hükmünü kaldırarak, kadın yararına 750.000 TL maddi, 500.000 TL manevi tazminat ile aylık 15.000 TL yoksulluk nafakasına hükmetmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Dairemizin ilk kararıyla; kadının yoksulluk nafakası (TMK m.175) isteminin reddine karar verilmesi, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminatın az olması nedeniyle daha uygun miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiğine değinilerek, temyiz edilen hükmün, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönlerinden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesi son kararıyla; kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, kadın yararına 1.250.000 TL maddi ve 750.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir.

Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar (TMK m. 186/3).

Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir (TMK m. 174/1). Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir (TMK m. 174/2).

Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir (TMK m. 4). Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler (TBK m. 51/1).

Somut olayda dava dosyasına yansıyan delillere göre, tarafların 1987 yılında evlendikleri, ergin iki çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Tarafların dava tarihi itibariyle yirmi yedi yıldan fazla sürmüş bir evlilikleri söz konusu olup, bu evlilik, davalı-davacı erkeğin zinası (TMK m. 161) sebebiyle sona ermiştir. Evliliğin sona ermesinde davacı-davalı kadının hiç bir kusuru kanıtlanamamış ve bu nedenle de davalı-davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Tarafların evliliklerinin süresi, ekonomik sosyal durumları, davalı-davacı erkeğin kusur durumu ve kusurunun ağırlığı, davacı-davalı kadının ise kusursuz oluşu, yaşı, eşinin desteğinden (TMK m. 186/3) yoksun kalacak olması, yıllar süren evlilik birliğinin dağılması sonucu kendisine yeni bir düzen kurmak zorunda kalması, kişilik haklarına ve özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı, paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında; mevcut ve beklenen menfaatleri ihlâl edilen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına en son takdir edilen maddi ve manevi tazminatlar da az olup, bozma ilamının amacına, hakkaniyet ilkelerine uygun değildir. TMK m. 4 ve TBK m. 51/1’de yer alan hükümler de göz önünde bulundurularak, kadın yararına uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m.174/2) tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, bölge adliye mahkemesinin kadın yararına verilen maddi ve manevi tazminata ilişkin hükümlerinin, hukuka uygun olmayıp bozulması gerektiğini düşündüğümden, değerli çoğunluğun onama kararına bu yönlerden katılmıyorum. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2020/2427 E.,  2020/5810 K.


Boşanma Davası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı kadın TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine ve özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının TMK 161. maddesinde belirtilen dava sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay içerisinde açılmadığı, kadının açıkça zina sebebine dayanmadığı gibi zinanın kanıtlanamadığından bahisle reddine; erkeğin kadının güven duygusunu sarsacak bir şekilde başka bir kadınla dost hayatı yaşamış olması gerekçesiyle TMK 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Davalı erkeğin N.D. adlı kadınla uzun süreden beri devam eden birlikteliğinin olduğu, N.D. ile cinsel birliktelik yaşadığı, N.D.’nin erkekten ayrılmak istediği fakat erkek tarafından kabul edilmemesi ve erkek tarafından tehdit edilmesi üzerine davacı kadından yardım istediği, kadının bu birlikteliği 2014 yılının Aralık ayında bu şekilde öğrendiği ve 20.02.2015 tarihinde boşanma davasını açtığı yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Kadının zina eylemini 2014 Aralık ayında öğrendiği ve dava dilekçesini 20.02.2015 tarihinde verdiği anlaşıldığına göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davalı erkeğin zina yaptığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekirken zina hukuksal nedenine dayalı olarak açılan boşanma talebinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.10.2020 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/4133 E. ,  2020/4617 K.


Boşanma Davası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve nafakalar yönünden; davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafaka miktarları, velayet, kişisel ilişki ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı kadının tüm, davacı erkeğin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı erkeğin zina (TMK m. l61) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m.166/1) hukuki nedenine dayalı olarak açtığı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince Dairemizin zina hukuksal nedenine dayalı davanın da kabulü gerektiği yönündeki bozma ilamına uyulmuş ve davaların kabulüne karar verilerek tarafların tazminat talepleri reddedilmiş ve kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Hükme karşı, davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve nafakalar; davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafaka miktarları, velayet, kişisel ilişki ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.

Mahkeme kararında, davacı erkeğin eşine psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, ilgisiz olduğu, onu yalnız bıraktığı; davalı kadının da sadakatsiz davranarak eşini aldattığı belirtilerek boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmiştir. Davalı kadın tanıklarının beyanları kadından duyuma dayalı, soyut, zamanı belli olmayan ve sebep ve saiki açıklanmayan inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup, erkeğin kusuru kanıtlanmamıştır. Bu itibarla, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda eşine sadakatsiz davranarak onu aldatan kadının tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3-Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz davacı erkek yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken erkeğin tazminat taleplerinin reddi yerinde görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.

4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (TMK m. 175/1). Davalı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafakasının koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 267.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 06.10.2020 (Salı)   Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2020/3070 E.,  2020/4486 K.


Boşanma Davası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

İlk derece mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarında; yargılama sırasında davacı-karşı davalı erkek Türk Medeni Kanunu’nun 407. maddesinde yer alan sebeple kısıtlanarak kendisine vasi tayin edilmiş ve vasi tarafından davacı-karşı davalıyı temsilen atanan vekil vasıtasıyla yargılamaya devam edilerek, erkeğin davası reddedilmiş kadının zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmaları ve boşanmanın ferileri yönünden karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı-karşı davalının yetkili vekiline tebliğ edilmek yerine kısıtlanmadan önceki yetkisiz vekiline tebliğe çıkarılmış, hükme karşı davalı-karşı davacı kadının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine görevli Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından kadının istinaf istemi kısmen kabul edilerek; erkeğin cezaevine girdiği tarihe kadar kadın yararına tedbir nafakasına hükmolunmuş, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına ve çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmiş, ayrıca kadın yararına tazminat miktarları da artırılmış, kadının sair istinaf istemleri ise esastan reddedilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

İlk derece mahkemesi tarafından kısıtlanan davacı-karşı davalıya usulüne uygun şekilde gerekçeli karar tebliğ edilmeyerek tarafın hüküm hakkında istinaf kanun yoluna başvurma hakkı elinden alınmış savunma hakkı engellenmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı-karşı davalının vasisi tarafından atanan yetkili vekiline usulüne uygun tebliği sağlanıp, istinaf süresi de beklenildikten sonra, tarafın istinaf kanun yoluna başvurması halinde dosya esası incelenmek sureti ile karar verilmesi gerekirken davacı-karşı davalının savunma hakkını engelleyecek şekilde kararın yetkili vekiline tebliği sağlanılmadan işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 24.09.2020 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2020/3452 E. ,  2020/4087 K.


Boşanma Davası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından kendi davası hakkında verilen hüküm kurulmasına yer olmadığı kararı, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden, davacı-karşı davalı kadın tarafından ise katılma yoluyla zina nedeniyle açılan boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat miktarları yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 21.09.2020 günü duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı … ile vekili Av. … ve karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı … vekili Av. … geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


1-Davacı-karşı davalı kadının zina nedeni ile açtığı boşanma davasının reddine ilişkin temyiz dilekçesinin incelenmesinde;

Karşılıklı boşanma davasında, davalardan biri hakkında taraflardan birinin temyizi, o tarafın temyiz etmediği dava yönünden; diğer tarafa katılma yoluyla temyiz hakkı vermez. Hükmü, davalı-karşı davacı erkek, kendi davası hakkında verilen hüküm kurulmasına yer olmadığı kararı, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz etmiştir. Kadının reddedilen zina sebebine dayalı boşanma davasına yönelik bir temyiz bulunmadığına göre, bu dava katılma yoluyla da temyize getirilemez. Bu bakımdan kadının, zina sebebine dayalı boşanma davasının reddine ilişkin katılma yoluyla temyiz talebinin açıklanan sebeple reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Tarafların sair temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.


Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple davacı-karşı davalı kadının, zina sebebine dayalı boşanma davasına ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE, duruşma için takdir olunan 2.540 TL vekalet ücretinin duruşmalı temyiz eden Mehmet Ali’den alınarak Burcu Güneş’e verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 218.50’şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 21.09.2020 (Pzt.)Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2019/6784 E.  2020/3935 K


Zina Davası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından, zina davasının reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-davalı kadının, eşinin Selda isimli kişi ile gayrı resmi olarak birlikte yaşadıklarını iddia ettiği, gerek dava dışı Selda’nın oturduğu sitenin giriş-çıkış kamera kayıtlarının tetkiki gerekse dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıkların da davalı-davacı erkek ile dava dışı Selda arasında gönül ilişkisi olduğuna dair beyanları ve erkeğin gece Selda’ya ait evde geç saatlere kadar kaldığını gördüklerini beyan etmeleri, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı erkeğin başka bir kadınla karı-koca gibi fiilen birlikte yaşadığı anlaşılmakla erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.


Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 29.06.2020 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2020/2027 E.  ,  2020/3366 K. Yukarıdan beri sunmuş olduğum Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere İstanbul boşanma avukatıyla görülecek davalar ile taraf menfaatlerine en uygun sonuçlar alınabilir


 

Diğer Yazılar

AVUKATA SORUN